120, denge, hassasiyet ve ahşabın organik güzelliğinin bir ifadesidir. Sadece bir masa değil, zanaatkârlık ile matematiksel uyumun
kesiştiği bir noktadır; burada yapı ve estetik kusursuz bir ahenk içinde var olur.
Temelinde, 120 derecelik açılarla yerleştirilmiş üç ayak, sarsılmaz bir denge oluşturan üçlü bir simetri yaratır. Bu bilinçli geometrik düzen yalnızca yapısal sağlamlık sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gözü heykelsi formuna çeken görsel bir ritim sunar.
Malzemesi, kestane ağacı, dayanıklılık ve sıcaklığın hikâyesini anlatır. Kestane ağacının maktasından yapılmış masa yüzeyi, doğanın zamanla şekillendirdiği desenlerden oluşan bir mozaik hâline gelir. Derin ve karmaşık dokusu, ışığı her açıdan farklı yansıtarak durağanlık içinde bir hareket hissi yaratır. Yumuşak kıvrımlı kenarlarla ahşabın maktasının dokusal yoğunluğu arasındaki kontrast, dokunma ve hayranlık uyandıran bir etkileşim davet eder. Her ayağın masa yüzeyiyle kusursuz birleştiği oyulmuş girintiler yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda sanatsal birer jesttir, adeta malzeme ve formun nasıl bir diyalog kurabileceğini keşfetmeye bir davet.
120 sadece bir mobilya parçası değil; açılar ile eğriler, doğa ile zanaat, güç ile zarafet arasındaki bağı irdeleyen bir meditasyondur. Sadece bir alanı doldurmaz; o alanı dönüştürür.










